21 Eylül 2011

Kadın dediğin...

KADIN DEDİĞİN

Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.
Koyun gibi yatmayacak, kımıl kımıl olacak ...yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.
Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin.
Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin.
Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük.
Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak.
En seksi leydi olmayı da bilecek, hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de.
Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, küfretmeyecek.
Kadın dediğin ayıp nedir bilecek.
Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek.
Seni öyle bir tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna.
iki lafın başı, her tartışmada ayrılalım tehtidi savurmayacak.
Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak.
Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürlerle yemeklerle işi olmayacak.
Şöyle pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz.
Salatasız oturmayacak yemeğe.
Temiz olacak herşeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri.
Yahut pahalı parfümlerin sindiği, boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin.
Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş.
Buram buram kadın kokacak kadın dediğin.
Kadın dediğin güzel olacak... Zeki olacak zeki.
Seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da...
Paranın güzelliğini bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak.
Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terk etmeyecek.
Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak,
Yan gözle adam kesmeyecek, başka sevgili edinmeyecek.
Sarışın, renkli gözlü uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan fasarya...
Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir olacak.
Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir daha.
Ağzı sıkı olacak kadın dediğin.
Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak..
Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından, dırdırcılardan, unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan,
Kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan,
raf süslerinden, tehtidkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmayacak.
Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak,
biraz ukala olabilir ancak sana rol yapmayacak.
Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak.
En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir.
Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa.
Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip sevişmesini de şehvetle.
Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de.
Kadın kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye sevecek.
Parayla pulla, kariyerle, kimin ne dediğiyle, sınırlamayacak.
Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla...
Bileceksin ki evde 'O' kadın tarafından beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana.
Öyle bir kadın işte...
Nerede öyle kadın , yoktur deme.
Sen de adam olacaksın, seçmesini bileceksin!

CAN YÜCEL

29 Haziran 2011

Galatasaray ve Sayın Fatih Terim...

Şimdi alttaki resme dikkatle bakmanızı istiyorum:


Galatasaray taraftarının görmek istediği tablo budur ve Sayın Terim takım içindeki dostluk ve arkadaşlığı oluşturacaktır...Kendisine biraz zaman verilmelidir...
Bu arada malesef Sayın Aysal bazı acemilikler yaşamaktadır...Özel uçağıyla gittiği Madrid'den getire getire 33 yaşındaki Ujfalusi'yi getirebilmiştir ki bence büyük prestij kaybıdır...Oraya Aziz Yıldırım özel uçağıyla gitse o 3 oyuncuyu (Forlan,Reyes ve Ujfalusi) da uçağa bindirir ve buraya getirip şovunu yapardı...Getiremeyecekse de gitmezdi...Malesef Sayın Aysal henüz iş yaşamında gösterdiği başarıyı Galatasaray başkanlığına yansıtamamış durumda...
Açıkcası ben acemilik yaşayacağını tahmin ediyordum ancak; Forlan, Reyes, Drogba ve Muslera (hatta Buffon) başarısızlıkları biraz fazla oluyor...
İşin daha tehlikelisi Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin başkanları artık iyice kurt...Biri gider de Drogba'yı yada Forlan'ı getirirse Sayın Ünal Aysal'ı çok yıpratır...Umarım Sayın başkan böyle zor bir durumda kalmaz...Bizim başkanın aylardır yapamadığını 1 günde yaptık olur ki acısı kolay kolay çıkmaz...Bu kadar iyi niyetli bir başkana gerçekten yazık olur...Sayın Aysal, Bülent Tulun'un ikinci bir Adnan Sezgin haline gelmemesine çok dikkat etmelidir...Keşke Sayın Aysal yanına danışman olarak Sayın Tulun'u değil de, Haldun Üstünel'i alsaydı demeden duramıycam...Sayın Terim'in eline iyi bir kadro vermek bu kadar mı zor gerçekten ? Çok yakından takip ettiğim Galatasaray futbol takımından hemen gönderilmesi gerektiğini düşündüğüm isimleri öncelik sıralamasına göre listeleyerek yazımı bitirmek istiyorum:

1. Aydın Yılmaz
2. Hakan Balta
3. Aykut Erçetin
4. Serkan Kurtuluş
5. Emre Çolak
6. Bogdan Stancu
7. Ufuk Ceylan
Bunlara ek olarak bence Colin Kazım da gitmelidir ancak Fatih Hoca belki onu adam edebilir...Biraz zaman verilebilir...Gerçi ben olsam hemen yollardım...

16 Ocak 2011

Telekom Arena ve protesto...

Galatasaray'ın bir rüyası daha gerceklesti ve Telekom Arena stadı güzel bir törenle acıldı...Orada olabilmeyi gercekten isterdim...


Ancak bu acılıs sırasında enteresan bir olay yasanmıs ve bazı protestolar olmus...Basbakan'a yapılan protestoları anlayabiliyorum zira orada bulunan taraftar profili kendisinin hedef kitlesi degil...Ancak TOKİ Başkanının da yuhalandığını duyunca biraz araştırdım...

Fanatik gazetesinin ilgili haberinden alıntı: "TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın konuşması sert başladı “Galatasaray, Ali Sami Yen Stadı’ndaki yükümlülüklerini bile yerine getiremeyecek durumdaydı. Yüklenici firmanın işi bırakmasının ardından, dönemin başkanı Özhan Canaydın, aciz bir durumda bize geldi. Biz de onların teklifini kabul edip, stadı yapmayı üstlendik”

Ammman diyim...Bu şahsı tanımam ancak kendisi daha önce de Galatasaray seyircisini kızdıran ve sabrını zorlayan açıklamalar yapmıştı hatırladığım kadarıyla...Çatı inşaatıyla ilgili vesaire...Bu yaptığı konuşmayla ilgili çok ağır eleştiriler yazabilir kendisini yerden yerden vurabilirim bir iletişimci olarak...Ama gerek yok...Ne de olsa ben yazdım diye bu beyfendi duruşunu değiştirmeyecek...Sorun onun böyle bir açıklama yapmış olması değil, sorun bu profildeki kişilerin bu pozisyonlara getirilmiş olmasındadır...İyi bir iletişimci 50.000 kişi önünde nasıl konuşulması gerektiğini bilir...Bilmeyenin sonu da böyle olur...Eğer orada bulunan taraftar grubu eğitimli ve görgülü insanlardan oluşmuyor olsaydı daha da kötüsü olabilir ve bu beyfendi linç edilebilirdi...Çok şükür böyle bir facia yaşanmadı...
Öncelikle orada protestolarıyla Galatasaray'lılık duruşu sergilemiş olan camiamızı gönülden kutluyorum ve tepkisiz/ezik bir toplum olmayı kabul etmedikleri için bir kez daha tebrik ediyorum...Bu yazıyı da yolundan gitmekten gurur duyduğum bir insanın sözüyle bitimek istiyorum: "Ben sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
Mustafa Kemal Atatürk